Annesi onu uyandırdığında saat 10.00 olmuştu. Tuana birden dün akşam kararlaştırdığı planı hatırladı. Ama bunun için çok geçti artık. Yarın sabaha artık dedi kendi kendine , ve içini rahatlatmaya çalışarak annesi ile birlikte kahvaltı sofrasına oturdu. Bu vakitten sonra bütün zamanını arkadaşları ile dışarda bisiklet sürüp top oynayarak geçirdi. Akşam olduğunda ödevleri hakkındaki konu beynine girdi. Tuana bu düşünceyi beyninden çıkarmaya çalıştı ama bir türlü başaramadı. En sononda dayanamayıp masasının başına oturdu , lambasını yaktı , kağıtlarını çıkardı ve ödevlerini yapmaya başladı. Ama dikkatini toplayamıyordu bir türlü. Ne oluyordu onu! Hem kendine , hem öğretmenlerine , hem arkadaşlarına , hem de ailesine kızıyordu.
Ne olurdu sanki dikkatini toplayabilse, ne olurdu sanki öğretmenleri bu kadar çok ödev vermeseydi, ne olurdu sanki arkadaşları onu dışarda bu kadar tutmasaydı. ne olurdu sanki ailesi onun üzerinde baskı uygulamayı bıraksaydı. Ne olurdu sanki,dünya tersine mi dönerdi?
Okullar yarın açılıyor. Tuana'nın bütün ödevleri masasının üstünde üst üste yığılmış durumda. Tuana ne yapacağını bilmiyor. Annesine mi söylesin acaba? Ama annesi çok kızar.En sonunda Tuana annesine söylemeye karar veriyor. Öğleden sonra. Annesi temizlik yapıyor. Tuana annesinin yanına yaklaşıyor. Yutkunuyor. Çok korkuyor. Ya annesi kızarsa? En sonunda annesine olayı anlatıyor:
_ Şey anneciğim , şey mmm ben hiç bir ödevimi bitiremedim de bana yardım edebilir misin? şey çok çok özür dilerim.
Annesi ona hayretle dönüp bakıyor. Ve ağzından şu sözcükler dökülüyor:
_ Benden özür dileme Tuana. Bu benim hatam değil cezasını ben çekmiyeceğim. Sen çekeceksin. Öğretmenlerinle konuşacağım. Ayrıca bu öğleden sonranın hepsini derslerini çalışarak geçireceksin. Yapabildiğin kadarını yap. Yapamadığını da öğetmenine dürüst bir şekilde söyle. Ayrıca şu sözümü de hayat boyu aklından çıkaram:
'' BU GÜNÜN İŞNİ YARINA BIRAKMA''
Çoook güzl
YanıtlaSil