Bir Eylül ayına göre bunaltıcı güneş ışıkları tepede
yükselirken kalabalığın arasından sıyrılmayı başarıp turnikelerden geçtim. Yürümemiz
için döşenen taşların kapladığı alan küçük tutulmuş , bakımlı çimler ve daha
önce gördüklerime oranla küçük gül ağaçları , çam fidanları çim öbeklerinin
etrafına serpiştirilmiş. Sağ tarafta turistler için bir hediye mağazası, sol
tarafta eski Türk mimarisinin çadır geleneklerini taşıyan özellikleriyle
Mevlana Camii ve hemen arkasında görünen yeşil kubbesiyle Mevlana Türbesi. Oldukça
geniş bir alana yayılmış insanların azınlığını yabancılar, çocuğu olmayan
çiftler ve arkadaş grupları oluştururken topluluğun çoğu çekirdek aileler; kimi
ağlayan çocuğunu susturmaya çalışıyor, kimi ailenin büyüğüne yürümesinde yardım
ediyor, kimi okuma yazma bilmeyen oğluna geniş alanı sınırlayan duvardaki
cümleleri okuyor:
"Şefkat ve merhamette güneş gibi ol."
Öyle tanıdık ve samimi cümleler ki gözlerim italik harfler
üzerinde dolaştıkça ister istemez gözlerim sulanıyor. Türk kültürüne hakim biri olup da
bu cümleleri duymayan yoktur herhalde, hayatın dilimizden bir gün
düşürmediğimiz ‘hızı’ bizi öyle güçlü bir akıntıya kaptırıyor ki aslında… Belki
her gün hayatın hızından şikayetçiyiz ama asıl şu cümleyi duyunca içimizde bir
şey burkuluyor, rahatsız edici bir suçluluk duygusu kaplıyor benliğimizi: “Hoşgörülükte
deniz gibi ol.”
Sahneler hemen geçiyor aklımdan bir bir, pişmanlık duygusu:
şu turnikeden yürürken geçmeme yardımcı olan güvenlik görevlisine bir teşekkür
etseydim keşke... Sabah otobüse binerken şoföre gülümsesem, günaydın desem
sanki dilime yapışırdı! Öyle güzel bahanelerimiz var ki hayata karşı, kendimizi
savunmasını çok iyi biliyoruz. Mücadelemiz çetin. Ne düşünmeye, ne okumaya, ne
sevmeye, ne de gülümsemeye vaktimiz var. Hepimiz biliriz yaşamın iniş
çıkışlarını. Ama hangimiz yenilmedi ki geçen zamana… Bazen en çok ihtiyacımız
olan şey bir ruh temizliği olur. Hayatın fark etmeden bizi kirlettiği yerlerde
durup hatırlamamız gereken cümleler bile bizi uzun düşüncelere sevk edip hayatı
herkes için güzelleştirebilir.
Şefkati, merhameti, hoşgörüyü kaybettiğimizi anladığımız
anlar, o anlar. Sabretmeyi unuttuğumuz, başkalarının kusurlarını görmemezlikten
gelmeyi. Ve en acısı, kendimiz olmayı veya ‘birisi’ olmayı. Çünkü ancak vakit
harcamakla olunur ‘birisi’ olmak, hayatı anlamakla, okumakla, gezmekle,
muhabbetle, sevgiyle. Bazen öyle bir muamma kaplamalıdır ki ruhu, bir merak
duygusu, bir yerinde duramama, sonra insanın aklına gelmeli bu değerli
cümleler, Mesnevi’den. “Cömertlik ve yardımda akarsu gibi ol.” Çünkü bazı
cümleler yolun kenarında oturup büyümüş gözleriyle insanlara bakan çocukların
hayatını değiştirecek güce sahip. “Tevazu ve alçakgönüllülükte toprak gibi ol.”
Çünkü bazı cümleler kendinden başlayıp ailenin, sokağın, şehrin, ülkenin, dünyanın
güzelliğini sağlayabilir.
Hayatta en zor olgulardan biridir ‘iyi olmak’. Çoğuna göre
gönülde biter iyilik; çoğunun niyeti iyidir. Kötülükler için çekilen vicdan
azabıdır iyilik. Rahatını bozmadan yapılan kınamadır. Gece yatmadan önce
yapılan duadır veya her şeyden uzakta dökülen bir damla yaştır.
Peki ne dersiniz, düşünelim biraz: ”Ya göründüğün gibi ol,
ya olduğun gibi görün.” demiş zamanında Mevlana. İyi niyetliyiz, belli.
Gözümüzden dökülen yaş, göğe açılan avuçlarımız kanıt buna. Eh, aynı zamanda
yapılan eleştirilere karşı yanlara doğru açılan avuçlarınız ve ‘ne yapabiliriz
ki biz?’ diye isyan edercesine bakan gözleriniz de olduğunuz gibi görünmekte
yaşadığınız mücadeleyi anlatıyor!
Bunları düşünürken kendimi kalabalığa kaptırıp giriyorum
Mevlana Camii’ne. Camii’nin içinde Mevlana’ya ait eşyalar, duvarlarda hat
yazıları, Mesnevi’den alıntılar var. Sağ tarafta en yakınlarının türbeleri.
Kalabalığı gözden geçirdim. Çoğu ellerini açmış dua ediyor, bazıları fotoğraf
çekiyor, birkaç turist dikkatle rehberlerini dinliyor.
Sol tarafta Mesnevi’nin ilk beytinin yazılı olduğu eskimiş
kağıda baktım. “Dinle” Mesnevi böyle başlıyor.
Sanırım şimdi en çok ihtiyacımız olanlardan biri dinlemek.
Kaynakça - Mevlana, Mesnevi
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Beğendiğiniz veya beğenmediğiniz yönleri yazarsanız sevinirim :)