Yıllar önce iki devlet varmış. Bu iki devletin doğal olarak da diktatör iki tane kralı varmış. Bu iki kral birbirleriyle hep savaşırlarmış. Birbirlerine mektuplarla hakaretler yağdırır , kısaca hep kavga ederlermiş . Bir gün birinci kral ikinci krala bir mektup yazmış. Bu mektup şöyleymiş;
''Sevgili unkral(''un ''ingilizcede bir sıfatı olumsuzlaştırmak için kullanılır galiba);
Ben burada oturup bunları yazarken sen de belki bana doğru asker yolluyorsundur. Ama benim sana bir teklifim var . Bu işi daha farklı bir şekilde çözelim. Sen o askerlerini geri gönder sonra da ''Kral Adası''nda kendine bir saray mı yaptırırsın ev mi yaptırırsın yoksa tam senin seviyene uygun olan 5 metrekarelik bir kulübe mi yaptırırsın bilemem. İkimiz de bir hafta sonra o adada buluşalım yanımızda vezirlerimizden başka kimse olmayacak şekilde yerleşelim. Ve şu anda sana lades teklif ediyorum. Düşük seviyen yüzünden büyük ihtimal lades ne bilmiyorsundur . Hemen anlatayım: Eğer ladese girersek birbirimize her bir şey verdiğimizde ''aklımda''dememiz gerek. Eğer aklımda demezsen kaybedersin. Ve lütfen canına girelim.Yani eğer kaybedersen canın gider. Ne diyorsun?
Normal kraldan
Sevgisizliklerle''
Sonra da bu mektubu bir askeriyle yollamış. Mektubu alan ikinci kral doğal olarak burnundan solumaya başlamış. Ve hemen o da birinci krala bir mektup yazmış;
''Öncellikle unkral olan sensin unkral. Daha sonra teklifini kabul ediyorum.Ayrıca kendime bir saray yaptıracağım. Ve ayrıca ladesin ne olduğunu biliyorum.
Sana da sevgisizliklerle''
Birinci kral bu mektubu alınca yine kızmış. Ve yine bir mektup yazmış. Bu mektup tek kelimeden oluşuyormuş;
''Tamam''
İki kral da anlaştıkları gibi bir hafta içerisinde kendilerine bir ev yaptırmışlar. Birinci kral saray değil sadece bir ev yaptırabilmiş . Ama bu ev de villa gibi bir evmiş. İkinci kral ise işçilerini gece gündüz çalıştırıp bir saray yaptırmış ve birinci kralı ezmiş.
Birinci kral buna çok kızıp son gecede askerlerini çalıştırıp minik bir ahır yaptırmış ve ikinci krala bir mektup yazmış;
''Senin için çok güzel bir ev yaptırdım. Beğendin mi?''
İkinci kral buna gerçekten çok sinirlenmiş. Ama son gecesi olduğu için bir şey yapamamış. Ve ertesi gün gelmiş.
İki kral da karşı karşıya gelecekleri için çok heyecanlıymış. Ama heyecaanlarını doğal olarak gizlemeye ,sanki hiç karşılaşmak istemiyormuş gibi yapmaya çalışıyorlarmış. En sonunda ikisi de adaya varmışlar. Evlerine yerleşmişler. Evlerinin her tarafına ''lades! ''yazan posterler yapıştırmışlar hatırlayabilmek için. Bir hafta geçmiş. Hiç görüşmemişler birbirleriyle. Birinci kral sıkılmaya başladığını itiraf etmiş vezirine. Hemen bir mektup yazmaya yeltenmiş ama düşünmüş ki;''Bu böyle olmaz. Eğer ladeste yenilmek istemiyorsam bir şeyler yapmam lazım.'' demiş ve ikinci krala en sonunda bir mektup yazmış:
''Yorum yolunda , saat 15. 00 'da buluşalım. Eğer gelmezsen benden korktuğunu düşünürm ve bu senin için hiç iyi olmaz.''
Birinci kral bu mektubu veziriyle birlikte ikinci krala yollamış. İkinci kral da okuduktan sonra biraz düşünmüş ve vezire ''Gelicem.''demiş. İki kral saat 15.00'da yorum yolunda buluşmuşlar. Birinci kralın çok kurnazca bir planı varmış.Yanına bir tane fotoğraf makinesi almışmış. İkinci karalla buluştuklarına hemen bir tane fotoğraf çekmiş. İkinci kral kendisinin fotoğrafı olduğunu görünce çok sinirlenmiş. Birinci kral biraz uzağa gitmiş ve bağırmış. ''Senin fotoğrafını internette yayınlayacağım. Herkes görcek. Ha Ha Ha!!''İkinci kral hemen birinci kralın yanına gelmiş. Birinci kralın elinden fotoğraf makinesini kaparken birinci kralın korktuğu şey başına gelmiş. İkinci kral :''Aklımda!''diye bağırmış. Fotoğraf makinesi almış içinden sadece kendi resmini değil , bütün resimleri silmiş. Sonra da birinci krala fotoğraf makinesini uzatarak ;''Al.'' demiş. Birinci kral yeniden ''Aklımda!''diyerek almış. İkinci kral ve birinci kral vezirlerinden birer tabure istemişler.Taburelerine oturup düşünmeye başlamışlar. En sonunda ikinci kral demiş ki;
''Bence biz böyle hiçbir şekilde birbirimizi lades yapamayacağız. İstersen sen benim sarayıma gel. Sarayı bölelim bir bölümünde ben bir bölümünde sen yaşa . Böylece birbirimizi daha çabuk lades yapma şansı bulabiliriz. Birinci kral bu işi beğenmiş. Ve hemen işe başlamışlar. Sarayın sağ tarafında birinci kral sol tarafında ikinci kral oturuyormuş.İkinci kral kazanmak için elinden ne gelirse yapmaya kararlıymış.
Günler geçmiş . Birinci ve ikinci kral birbirlerini yenmek için ne varsa yapyorlarmış. Birbirlerine kırk yıllık arkadaş gibi davranıyorlarmış.İkinci kral bir gün saraydan çıkmış dışarıda dolaşırken . Çok tatlı bir bir hayvan görmüş. Bu hayvan siyah renkliymiş. Biraz horoza benziyormuş. Ama arkasında yelpaze gibi kuyruğu varmış.İkinci kral bu hayvanı çok sevmiş. Sarayına götürmüş. Ona ''hindi ''adını vermiş. Onu besleyip büyütmüş. Ve tabii aradan günler geçmiş. Birinci kral da kendi çapında işlerle uğraşıyormuş. Her ikisi de ladesi unutmuşlar. En sonunda bir akşam üzeri ikinci kral birinci krala hindisini göstermek istemiş. Birinci kral hindiyi görünce çok sevmiş ve onu kucağına almak istemiş. İkinci kral tam onu kucağına verirken aklına lades gelmiş. Birinci kral hindiyi almış ve hiç bir şey demeyince ''Lades!''Birinci kral kaybetmişmiş. O sırada hindi bağırmaya başlamış ve saraydan kaçmış.O gün bu gündür o adanın ismi ''Hindistan''diye anılır olmuş. Ve kralın sarayına da Taç Mahal denmiş. Lades'i ikinci kral kazandığı için de akşam üzeri güneş ikinci kralın kaldığı tarafa yani sol tarafa düşmekte. Bu arada o hindi hindistanda bir kez daha görünmemiş.
(Not: Bu hikaye tamamen uydurmadır.)